Kaygusuz Abdal Sultan, 1341 yılında doğmuş, 1444 yılında Hakk` yürümüştür. Asıl ismi ALAYİ GAYB(Alaattin Gaybi) ` dir. Babası Alaiye Beyi HÜSAMETTİN MAHMUT, dedsi ALAADDİN, dedesinin babası ise YUSUF` tur.
18 yaşında iken Abdal Musa Sultan` nın Dervişi olmuş ve Pirine 40 yıl hizmet vermiştir.
Türbesinin Abdal Musa Sultan Dergahı` nda yada Mısır` da MUKATTAM DAĞI` ında olduğu konusunda iki görüş vardır. 1397 yılında Mısıra`a gidip, orada Dergahlarını kurduğu, MUHAMMAT-ALİ YOLU`nu insanlara öğrettiği, Hicaz, Suriye, Irak, Anadolu, Edirne, Yanya, Filibe, Manastır` ı gezdiği ve tekrar PİRİNİN DERGAHI` na döndüğü bilinmektedir.
Alevi geleneğinde ve kendi şiirlerinde Kaygusuz Abdal Sultan, Kaygusuz Sultan Abdal, Kaygusuz Sultan, Sultan Kaygusuz, Kaygusuz Baba, Baba Kaygusuz, Kul Kaygusuz, Miskin Kaygusuz, Miskin Sarayı diye anılır.
Kaygusuz abdal Sultan, KALENDERİ DERVİŞİ` dir. Beyaz keçeden yapılmış, lengeri dört ve tepesinde oniki dilimli TAÇ takardı. Bu TAÇ daha sonra HAYDARİ TAÇ, HÜSEYNİ TAÇ, KALENDERİ TAÇ olarak adlandırıldı.
Alevilikte TAÇ takılması ERKANI, Kaygusuz Abdal Sultan ile başlamıştır.
Kaygusuz Abdal Sultan`ın 18. yüzyılda LEVNİ tarafından yapılmış MİNYATÜR` ü Topkapı Sarayı Müzesi`nde bulunmaktadır. Bir PORTRESİ ise Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahı` nda KIRKLAR MEYDANI` nda asılıdır. Bu portrede Pirinin Huzurunda, DAR` da TESLİM ve İKRAR` da, ayakları MÜHÜRLÜ durumdadır. Yan tarafında ise ağaca sarılmış bir yılan bulunmaktadır. Abdal Musa Sultan Dergahı` ına odun taşıyan Kaygusuz Abdal Sultan bir gün ip götürmeyi unutur. Biraz ilerisinde siyah, uzunca ve sağlam bir sicim(!) görür. Odunları bununla bağlar, sırtlayıp Dergah` a döner. Odunları bağladığı sicimin siyah bir yılan olduğunu ve Dergah` ı terkedip gittiğini diğer Dervişler görüp, Kaygusuz Abdal Sultan` nın ermişliğini anlarlar. Bu tablodaki figürde ağaç HAYAT` ı, yılan ise TANRI` NIN GÜCÜNÜ simgeler. HAKKI` ın ADEMDE olduğunu betimler. Bu olay Kaygusuz Abdal`ın SULTANLIĞI`nın delilidir.
Çerağı olan ırak olmaz,
Delili olan zelil olmaz.
Kayguszu Abdal Sultan`ın yaşadığı yer TEKE ilidir. Bu il Antalya, Finike, Kaş, Kalkanlı, Milli, Gömbe, Elmalı, Karahisar, Korkuteli bölgesini kapsar. Bu bölgenin başkenti 1300/1361 ve 1373/1392 yıllarında ANTALYA, 1361/1373 ve 1402/1423 yıllarında ise KORKUETLİ olmuştur. Anadolu Beyliklerinden HAMİDOĞULLARI Antalya, Gölhisar ve Korkuteli` ni aldıktan sonra TEKE OĞULLARI ismini almıştır. Bu ismi alan YUNUS BEY`dir.
Kaygusuz Abdal Sultan ALAİYE SANCAĞI BEYİ` nin oğludur. GAYBİ BEY olarak tanınıyordu. ALAİYE` nin günümüzdeki adı ALANYA` dır.
GAYBİ BEY, bir gün avlanırken önüne b,r geyik çıkmış. Tutmaya çalışmış. Geyik kaçmış. Sonunda geyiğe ok atmış. Geyik kaça kaça Abdal Musa Sultan Dergahı` na girmiş. GAYBİ BEY de avını izleyerek.Dergah` ın GAYIP kapısına girmiş. Dervişlere: `Benim avım buraya girdi. Avımı verin` demiş. Dervişler : `Pirimize soralım.İzin verirse içeriye girebilirsin` demişler. Abdal Musa Sultan izin veriyor. Karşısına gelen GAYBİ BEY` e :`Sen burda ne arıyorsun?` diye sorunca `Ben avımı istiyorum` diyor Gaybi Bey. Abdal Musa Sultan: `Avın senin olduğunu nerden bilelim?` deyince, Gaybi Bey: `Avımın ön tarafında okum saplı` der. Abdal Musa Sultan: `Peki okunu görsen tanırmısın?` diye sorunca; Gaybi Bey: `Tanırım, çünkü Alaiye Beyi` nin nişanı var. Bende onun oğluyum` cevabını verir.
Abdal Musa Sultan hırkasını kaldırıp oku SOL KOLTUĞUNDA saplı olarak gösterdikten sonra çekip çıkararak Gaybi Bey` e verince , Gaybi Bey abdal Sultan Musa`nın ayaklarına kapanır. `Ben burada kalmak istiyorum. Beni dergahına kabul et ` der.
Kim ne bilir bizi nice soydanız,
Ne zerrece ondan ne de sudanız.
Bizim zahmımıza merham bulunmaz
Biz kudret okundaki gizli yaydanız.
Oğlunun geri dönmediğini duyan Alaiye Beyi TEKKE BEYİ` ne `Oğlumu geri getirisen sana istediğin kadar para veririm` der. Teke beyi İSAK isimli adamını görevlendirir. İsak, Dergahın GAYIP KAPISI` nın önünde `Eğer Gaybi Beyi vermezseniz sizin için kötü olur` deyip edepsizce başka sözlerde söyler. Bu durum Abdal Musa Sultan` a keramet gücü ile malum olur. İsak` ın atı şahlanır. Son süratle koşmaya başlar. İsak paramparça olur.
Evliyaya eğri bakma gün ve mekan elindedir.
Mülke hükmü eren odur iki cihan elindedir.
Hak zatıyla sıfatıyla tecelli eyledi ona.
Varlığı Hak varlığıdır emri-süphan elindedir.
Haber Teke Beyi` ne ondan da Alaiye Beyi` ne ulaşınca aslerlerini toplayıp Tekke Köyü` nün üç kilometre güneyindeki ÇATALTEP` ye gelip, buraya ormandan odunlar taşıyıp Abdal Musa Sultan` ı YAKMAK için büyük bir ateş hazırlıyorlar. Abdal Musa Sultan durumu öğrenip , onlara doğru yürüyor. Abdal Musa Sultan yürüyüşe geçince dağlar, taşlar, kurtlar ve kuşlar hep birlikte yürüyüşe geçiyorlar.
Akdeniz yakası Aydın elleri
Kuşlar gelir bizim Abdal Musa`ya
Cemalin görünce yürüdü dağlar
Koçlar gelir bizim Abdal Musa` ya
Abdal Musa Sultan, Kayguszu Abdal Sultan ve diğer dervişleri ile SEMAH DÖNEREK ateşe giriyor. Onlar semah döndükçe ateş körelmeye başlayarak tamamen sönüyor.
Bütün evren semah döner
Aşkından güneşler yanar
Aslına ermektir hüner
Beş vakitle avunmayız
Abdal Musa Sultan` ın dervişleriyle ateşten sapasağlam çıktığını gören Teke Beyi `Hatalıyız. Bizi Affet ` deyip geri döner. Abdal Musa Sultan, Gaybi Beyi yanına çağırıp `Şimdiden sonra senin adın GAYBİ değil KAYGUSUZ` dur` der. Kaygusuz Abdal Sultan kırk yıl mürşidine hizmet ettikten sonra Mısır` a gider. Burada dört tane Kaygusuz Abdal Sultan Dergahı kurulur. Bu dergahların en önemlileri KASR-ÜL AYN ve CEBEL-İ MUKATTAM` dır.
Kaygusuz Abdal Sultan` nın eserleri: Divan, Dolapname, Gülistan, Yasname, Vücutname, Sarayname, Dilguşa, Maglataname, Gevhername, Mihbername, Budalaname, Kitab-ı Miglata, Risale-i Kaygusuz Abdal, Mesnevi-i Evvel, Mesnevi-i Sani ve Mesnevi-i Salis` tir.
Kaygusuz Abdal Sultan, Alevi Edebiyatı` nın ilk temsilcisi ve kurucusudur. Hem hece hem aruz vezni ile şiirler yazmıştır. Tam anlamı ile özgün ve kudretli bir ozandır. Alevi Edebiyatı` nın en özgün şiirleri Kaygusuz abdal Sultan` nın, en didaktik şiirleri Şah Hatayi` nin, en lirik şiirleri ise Pir Sultan`ındır. Şah Hayati` nin, şiirleri didaktiktir. İnancı samimi, kendisine güveni sarsılmaz derecede güçlü ve bu nedenle PROPAGANDA özlüdür.
Pir Sultan` nın şirileri ise lirizmin doruğudur. Başkaldırının lirik tezidir. Çoşkudur. İsyandır. Günümüzün deyişiyle BİLDİRİ niteliğindedir.
Kaygusuz Abdal Sultan`ın şiirleri ise sürrealisttir. Tekerleme tarzında bilinç altı dünyasını algılamalarıdır, dile getirlimesidir. Kaygusuz Abdal Sultan tam anlamıyla MARJİNAL` dir.Başlı başına bir ekoldür. Şiirlerinde ve düz yazılarında tasavvuf felsefesinde ince ve gizlidir. Ham sofuluğu ve yobazlığı nükteli bir şekilde taşlar. Şeriata karşı çıkar.
Son sözü Kaygusuz Abdal Sultan` a bırakıyorum:
Evliyadan gelen kelam okunan Kur`an değil mi?
Gerçek evliyanın sözü sure-i rahman değilmi?
Çün Hakk seni yarattığı zatına ayna tuttuğu
Tecelli-yi zat kıldığı suret-i insan değil mi?
******
Edepli ol can isen Hakk`ı bil insan isen
Müştak-Sultan isen var edep öğren edep
Edeptir aslı taat külli sıfat cümle zat
Varlığın edebe sat var edep öğren edep
******
Bu Adem dedikleri el ayakla baş değil
Adem manaya derler suret ile kaş değil
Gerçi et ve deridir cümlenin serveridir.
Hakk`ın kudret sırrıdır gayre bakmak hoş değil.
******
Dost senin yüzünden özge ben Kıble-i can bilmezem
Pirin hüsnünü severim ben gayri iman bilmezem
Bana derler ki şeytanı senin yolun azdırır.
Ben şu düzenbaz softalardan gayri şeytan bilmezem