Alevileriz Biz Alevi Yaşantısı |
| | MADIMAKLA İLĞİLİ AĞIT VE ŞİİRLER | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 400 Kayıt tarihi : 12/10/08
| Konu: MADIMAKLA İLĞİLİ AĞIT VE ŞİİRLER Çarş. Mart 25, 2009 1:07 am | |
| ATEŞTE SEMAHA DURANLAR İÇİN Ateş vardı. Can vardı. Canlar vardı. Yangın ve Ölüm vardı. Onlar ateşte semaha durdular. Benim Kabem insandır diyerek Dost senin derdinden Ben yana yana Ali Ali Ali Ben yana yana diyerek Canlar katledildiler 2'Temmuz'da Madımak'ta, Sivas'ta Öldüler! Canlar "ölümü güzel kıldılar." Ali Yıldırım ("ATEŞTE SEMAHA DURMAK" kitabından alınmıştır) .................................................. .............
OY MADIMAK MADIMAK ölüler dirilirdi çıkamazdım ki otelden ben otelden hiç cıkamazdım ki her şeyi bilen bir adam gibi gelip geçerdi kış ve hayaletler halinde yaz sürüleri gündüz ve gece gece desem gece, gündüz desem gündüz ve desem ki sonuncu günü dünyanın insan eliyle yaratılmasının sonuncu günü Cansever ("ATEŞTE SEMAHA DURMAK" kitabından alınmıştır) .................................................. ......
"TAHRİK" biz kırıldık daha da kırılırız doğudan batıya bütün dünyaya ama kardeşin kardeşe vurduğu hancer iki ciğer arasında bağlantı kurar büyür, bir gün, zenginleşir orada çünkü Ali'yi dirilten iksirde saklı Hasan'a sunulmuş ağuda granitin de olur bır okyanus diriliği nehirler daha uysal akar bir çiçek nasıl uçuyorsa öyle sever, çalışır insan kıraçlar çarptıkca dağlara gül göçürür şafağından doğanın altın şafağından insanın altın şafağından tarihin altın şafağından
biz kırıldık daha da kırılırız Cemal Süreya .................................................. .....
Geliyor... Geliyor Pir Sultanlar geliyor... geleceğim bazan uykudayken sen beklenmedik, uzak bir konuk gibi sokakta bir başıma koyma beni kapıyı sürgüleme üstümden
usulca girecek, bir yere ilişeceğim bir zaman, karanlıkta, bakacağım yüzüne görüntün doyasıya dolunca gözlerime seni kucaklayacak ve gideceğim N. VAPTSAROV .................................................. ...
DERİN BİR KATLİAM bir gecedir gecelerden yıldızlar uyanmıştır kara kanatlı yarasa karanlığı kuşanmış kapımıza dayanmıştır OZAN TELLİ ------------------------------------------------ SİVAS'TA
Bulutmu kaplamış acep Sivas'ı Tüm dünya ağlıyor milletim yasta Teknoloji çağı insanlık zamanı Diri diri insan yakıldı Sivasta
Hayvanlar yürüdü ağzı salyalı Gazanız mübarek dedi çobanı Cehennemden korkan mervanın tornu Cehennem yaratı bak Sivasta
Otuz yedi canın dinmez feryadı Kerbela dan yanı bilmem bu kaçıncı Zeki yüreğine işleyen bir acı Pir Sultan'nı da astılar Sivas'ta ----------------------------------------------- 2 TEMMUZ
2 Temmuz 93'te Sivas'ta Madımak'tan göğe yükseliyor kızıl yalımlar Seyre çıkmış polisler jandarmalar İçinde Ozanlar yazarlar sanatçılar Cayır cayır türküler şiirler Tutuştu yandı sazların telleri Şeytan diyor ki, Saçlarından yakalayıp aynı ateşe doğru sürmeli Çok şükür dışardaki vatandaşlara birşey olmamıştır diyen Çiller'i 2 Temmuz 93'te Sivas'ta Madımak'tan kara dumanlar yükseliyor gökyüzüne Madımak'tan kızıl yalımlar yükseliyor Ama içindekilerden tek çığlık yok Edibe'nin saçları yandı Kirpikleri kaşları yandı Sonra ateş tüm bedenini sardı Yetiş ya Ali! dedi sustu Dışarıda itler kurtlar ulurken Onlar nefes söyleyerek Onlar semah dönerek Onlar şiir okuyarak Ve onlar saz çalarak yandılar Hasret'in önce sazı tutuştu Elinden bırakmadı onu Merhaba çocuk la karşıladı alevi Ah Dört Kurşun olsaydı dedi Bu canı sana vermezdim Koca Nesimi'nin Bıçak vurulmamış Kızılbaş bıyıkları Tutuşmuş yanıyordu Üç telli curasını bırakmamış Hala Olef Palma'ya ağıt söylüyordu Asım Bezirci Yeni kitabının başında yakalandı alevlere Kağıtları yanıp kül olunca Kömürleşmiş kalemiyle duvara Beni okuyun diye yazdı Parmakları yanmadan önce Akarsu sazına düzen vermekteydi Dumanlar gözlerine dolduğunda Alevlere dolanmış eşini farketti bir an Kırmızı ne de yakışmıştı Tutup öpmek istedi onu Elleri kavruldu Birden o türküsü Yanacağını söylediği türküsü aklına düştü Hüzünlendi Akarsu'yum yansam da Kül olup kavrulsam da dedi Sonunu getiremedi Yanıp kül oldu, kavruldu. 2 Temmuz 93'te Sivas'ta Pir Sultan sevdalıları gencecik semahçılar Uçarak alevlere karıştılar Pir Sultan'ı dar'a çeken yezit soylulular Onları ateşe atmışlardı Otuz yedi can yanıp kavruldu Kömür oldu kül oldu Düşlerinde hep yananlar ise Kurtarılanlardı... ----------------------------------------------- Tarih 93, Temmuz’un 2’si, Can pazarı Sivas, Elim,yüzüm kan içinde, Gözlerim yırtılacak gibi, Yüreğimde korkunç bir çığlık… Kelime-i şahadet sesleri her dilde, Bir taraftan Azrail’in eli kolu bağlı, Çaresiz, takatsiz, Alıyor canları isteksiz. Camilere ulaşıyor 37 canın çığlıkları, Acıyor tanrının içi, 37 kez ölüyor insanlık üst üste, 37 damla yaş gözlerde, Hüzünlü bir öğlen sonrası her şey… Tanrı şahidimdir; utandı Muhammed, Kahroldu Pir Sultan, Anka dirilmek istemedi bu sefer. Kabe’de durmuş, Dönmüyor insanlık etrafında, Bakma Konya’da dönene, Kahrından dönüyor Mevlana, 10 bin katilin tövbesini ediyor tanrıya, Zikrinde 37 canın… Ne dilim varıyor isimlerini saymaya, Nede hatırlamaya yüreğim… Halbuki; Hasret’in sesi hala kulağımda, Güzeldi, dalardım yüzüne; O düzgün sakalı, Bilge duruşlu gözlüğü ile, Hele elinde sazı,kapanırken gözleri… Ya Nesimi? O olmamışıydı Pir Sultana ses, O kulaklarda eski bir ezgi, O değimliydi içimizdeki son nefes… Şimdi bende ölmek istiyorum, Yüreğim kadar yanmak, 37 can kadar mağrur ve zamansız… Ölmek istiyorum bir öğlen sonrası, Kerbela’da Hüseyin, Hasan olmak istiyorum… İstiyorum, Yezidim olsun Sivaslılar, Sebebim olsun… Ölünce; Her Sivas’ın gün batımında, Her türkünün en güzel nakaratında, En çokta Pir Sultanın duasında, Anılmak istiyorum ben; Zamansız ve onurlu her gidişte… Şimdi ölme değil, Yaşatma, Şimdi yanma değil, Yeşertme, Türkülerle yürüme, İnançla koşma zamanıdır dostlar… Şimdi insanca yaşam için savaşırken, 37 canı diriltme zamanıdır … Onurlu ölümleri onurlu yaşamlarla, Onurlu dünleri onurlu yarınlarla, Yad etme, Kutsama günüdür dostlar… | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 400 Kayıt tarihi : 12/10/08
| Konu: DEVAMI Çarş. Mart 25, 2009 1:10 am | |
| TÜRKÜLER YANMAZ
Güneşin ak yüzüne bir duman çöktü Bir türkü çığlıkla ateşe düştü Kuytu bir köşede bir çiçek küstü Döktü yaprağını boynunu büktü
Şu Sivas’ın elinde sazım çalınmaz Güllerim yandı yüreğim dayanmaz
Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz Bilmez misin ki türküler yanmaz Günü gelir sanma hesap sorulmaz Dayanır kapına pir sultan ölmez
Şu Sivas’ın elinde sazım çalınmaz Güllerim yandı yüreğim dayanmaz
Edip AKBAYRAM --------------------------------------------------- Umut olduk biz her güne Yol olduk geldik bugüne Adlarimiz türkülerde Unutulmasinlar diye
Yol yol yol yol eyledik Biz aciyi bal eyledik Yikalsin kanli Sivas Söyle biz sana neyledik
Yol yol yol yol askina Bir dolu ver Pir askina Yakarmi insan insani Bu cagda Allah askina
Yol yol yol yol askina Bir dolu ver Pir askina Adimiz 37 can Biz yandik senin askina
Bu yol bu ad gider sana Semah döndük yana yana Bir damlacik su ver bana Imam Hüseynin askina
Yol yol yol yol eyledik Biz aciyi bal eyledik Yikilasin kanli Sivas Söyle biz sana neyledik
Yol yol yol yol askina Bir dolu ver Pir askina Adimiz HASRET GÜLTEKIN Biz yandik snin askina
Yol Yol yol yol askina Bir dolu ver Pir askina Adimiz MUHLIS AKARSU Biz yandik senin askina
Yol yol yol yol eyledik Biz aciyi bal eyledik Bizi yakan kavim gardas Söyle biz sana neyledik
Yol yol yol yol askina Bir dolu ver Pir askina Yakarmi insan insani Bu cagda Allah askina
Yol yol yol yol askina Bir dolu ver Pir askina Adimiz 37 can Biz yandik senin askina ------------------------------------------------- Varip Pir Sultan’i, analim dedik Askin dolusuna, kanalim dedik Meydanda bir semah, dönelim dedikm Kahpe tuzaklarda, vurulduk halkim..
Salyali agizlar, kirli yürekler Elde ates, dilde Allahu-Ekber Insan yakmak icin, olmus seferber atesli dumanlara, savrulduk halkim
Hasret Gültekin´im, Serkan Dogan´im Huriyem, Yesim´im, özbe öz Özkan´im Metin ölüm, Sait, Handan´im Hep birlikte yan, yana serildik halkim
Yüzbin yobaz, bir Akarsu eder mi? Öldürülen, bu kacinci Nesimi, Özlem, Nurcan, Serpil, Belkis Gülsüm´ü Verdik, birer birer, kirildik halkim
Metin, Asaf, Behcet, Asim Bezirci, Menekse, Sehergül, Gülender, Asuman, Yasemin, Erdal Ayranci, Et kemik bir yerde, derildik halkim
Yandi özyurdun da, Özyurt Ahmet´im Kaynar ateslerde Ugur Mehmet´im Güpe gündüz isikti, Gündüz Murat´im Cem olduk günese, verildik halkim
Koray Kaya´m, onbirinde dal fidan Ahmet Öztürk ile adasi alan Din icin yakildik 33 can Kara topraklara, karildik halkim
Madimak´ta yanan 33 can Artik her birisi bir Pir Sultan Hizir´in dölleri yazsin bin ferman Gönüller icinde yer aldik halkim
Muhlis´ine muhip olan, Muhibe´m Sulari’den arda kalan Edibe´em Cümlesi insana derki, Kabem Kanli kefenlere sarildik halkim
Karinna Cuanna, Hollanda´li can Yaninda Muammer Hakan ve Kenan Bin beterdi Sivas, Ol Kerbela’dan Hüseyin´ce ölüp dirildik halkim
Kizilgül’üm, söz düsürse dilime Mizrabim isyankar, vurur telime Bir gün olup hesap sorsam zalime Yobazlar elinden zar olduk halkim.... ------------------------------------------------------------ MADIMAK
İki temmuz derin yara Yobazın kin kusmasıdır Ankaranin yüzü kara Sesiz durup susmasıdır
Devlettir tezgahı kuran Dost görünüp gizli vuran Köşe kapıp sinsi duran Söyle bu neyin nesidir
EZELİ bekle gün gele Dayan yürek dayan hele Uzaklardan gelse bile Umudun ayak sesidir
EZELİ DOĞANAY ------------------------------------------------- KANLI SIVAS!
Hasret koydular canlara Yaktılar sivas elinde Lanet olsun yakanlara Astılar sivas elinde Kanlıdır sıvasın düzü Devletinde kirli özü Kırıldı pirlerin sazı Çalmıyor sıvas elinde Yobazlar yaktı canları Akıttı mazlum kanları Pir sultanı sevenleri Yaktılar sıvas elinde Her dönemde hınzır paşa Karga olup döndü leşe Düşermi kardeş kardeşe Düştüler sıvas elinde Edibe sulari darda Asef bazericiler nerde Pir sultanlar doğru yolda Asıtılar sıvas elinde Nesimi Gültekin canı Akarsuyum nerde hani Gelir bir gün hesap günü Kalender sıvas elinde Kalender ŞAHİN ---------------------------------------- SİVASTA SİLAHLAR NERDEYDİ BEYLER
Kurşuna dizdiniz masum canları Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler Akıttınız al kırmızı kanları Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler Git gide bozuldu sizin yapınız Sağcılara desteksiniz topunuz Bizim için silahınız copunuz Sivas'ta silahlar neddeydi beyler Alevi canların yeri arandı Gözünüz önünde kahve tarandı Gerici yobazdı yakan vurandı Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler Size vur emrini kimler veriyor Kadın kız demeden halkı tarıyor Kamuoyu merak edip soruyor Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler Laikleri savunmuyor bu düzen Şeriat ülkenin temelini kazan Diri diri yandı ozanla yazan Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler Gazi mahallesi kan gölü oldu Bir yanı kayıpta çoğuda öldü Hastahanede yer yok yaralı doldu Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler Tunceli'nde belli köyler yanıyor Günbe gün artıyor yare kanıyor Dünya alem bütün sizi kınıyor Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler Keller meydan aldı maskeniz düştü Sizin yaptığınız haddini aştı Yeter artık beyler sabrımız taştı Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler Omuzuna bastı otele çıktı Senden destek aldı canları yaktı Gördüm mahkemeyi başına yıktı Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler Hüseyin Gazi'yim tanıdık sizi Sazlar susmayacak vursanda bizi Kör değil bu halkın görüyor gözü Sivas'ta silahlar nerdeydi beyler. Hüseyin Gazi Metin | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 400 Kayıt tarihi : 12/10/08
| Konu: DEVAMI Çarş. Mart 25, 2009 1:11 am | |
| MİRAS
Şeyh Bedreddınden Pir Sultan'a
Anadolum Onlarca uygarlığın Yüzlerce bilgenin Milyonlarca canın doğrugan anası Anadolum
Yarmak istedim tarihini bir baştan bir başa Uygarlıklarına giden yolun toprağını tırnaklarımla eşeledim
Bulmak için Şeyh Bedreddin'i Torlak Kemali Börklüceyi
Tipiye boran aboğulmuş gündüzler Soğuk ayaz geceler yaşadım Tarihin sayfaları arasında
Yüreğim okuyanus gibi Dalgaları bedenimi yırtarak vuruyor sahile Beyaz güvercinler uçurmak istedim ----------------------------------------------------- Bütün everene Her elimde onlarca binlerece Hace Bektaşı anarak
Sonra mı? Doğa savaşımında üstün gelmiş ermişler gördüm Adına Şah kulu denen adına İshak denen Hepiside mis kokulu taze ve gonca idiler Hakça çalışır hakça bölüşür bolca idiler
Sonra mı? Kavga doğuran sevdası ile Pir Sultan'ı tanıdım Bir kızıl ışık gibi düştü yüreğimin derinliklerine Taşıdım günümüze sevdasını Dilden dile gönülden gönüle
Bir dost selamı gibi Bir yenilmezliğin türküsü gibi
Ezeli Doğanay ------------------------------------------------- AĞIT..
adım Koray,
daha oniki yaşındayım
ve ben hiç büyümeyeceğim
Sivas Madımak'ta yandım
ak günler bekleyen ülkemin
karanlık düşünceleri tarafından
naklen yakıldım...
bir yaz günüydü
Temmuz sıcağında
babam ozan İsmail,
tuttu ablamla benim ellerimizden
"haydin çocuklar,
Sivas'a, baba ocağımıza
Pir Sultan Abdal şenliklerine
Semah dönmeye gidiyoruz" demişti...
ne bilirdim ki!
"Ateşte Semaha dönmek"
olacaktı kaderimiz
ve otelde dinlenirken
bir anda binlerce insan
"yakın" diye haykırıyordu
ve ölümden ötesi yoktu görünürde.....
adım Koray,
daha oniki yaşındayım veee
ben hiç büyümeyeceğim
ve benim Dikmen'den aşağıya
salınarak ****** Bulvarı'nda
güzel Ankara'da
sevinçle inip te
elimde çiçekle
Gima'nın önünde beni bekleyen
bir sevgilim olmayacak....
adım Koray,
siz şimdi kimbilir
kaçıncı kadehi
kaçıncı yalanlara içerken
ve arasırada cancana derken
benim ellerim yan mezardan
Hiroşima'dan gelen yaşıtıma takılır
sol tarafımda da Halepçe çocuğu
sözde medeni ülkelerde
Solingen’de yanan ben olurum
Möln’de yanan ben olurum
sizin elleriniz kızlarda
sizin elleriniz erkeklerde
sizin elleriniz bardaklarda
ben en son canlı olarak
semahta tutmuştum bir kızın elini
şimdi ise;
bizim ellerimiz yılan, çayan arasında
kemikli topraklarda....
ne din nedir anlamıştım
ne de din uğruna adam yakılmayı
suçum semah dönmekti
suçum babamı dinlemekti
suçum bana göre İNSAN olmaktı
adım Koray daha oniki yaşındayım
ben hiç baba olamayacağım
ben hiç oğlumu okşayamayacağım
ben hiç annemin dizlerinde
saçlarımda parmakları dolaşan
mutlu çocuk rolü bile yapamayacağım
ve ben sizin adınıza
ben mutlu gelecek adına
bir değil bin kez daha yan deseler
yine yanacağım, yanacağım, yanacağım...
bir annenin kokusunu düşünsene,
çocuğuna yani bana sarılmak
işte ben o kokuyu artık içime alamayacağım
anneme doluca sarılamayacağım
Eeeyy benim akrandaşlarım,
arkadaşlarım, yaşıtlarım
siz kimbilir kaç kızla dansederken
türküler dinleyip halaylar çekerken
hergece feneri kimbilir kaç alemde
nerelerde söndürürken
ve hatta kimbilir hangi türkü barda
devletler kurup,
halk kurtaracaksınız
kimbilir kaç biradan sonra solculuk oynayacaksınız
işte ben sizin gibi türküler dinleyemeyeceğim
halaylar çekemeyeceğim
ben bir kıza sarılıp dans bile edemeyeceğim
uuuuyy anam uuuyy
Babam anlatırdı
benim doğduğum köylerin yokluk ve sefaletten
başka hiç bir özelliği yokmuş
altı ay dünyadan uzak
kar ve karanlığa mahkum bir yurt
sonrası çamur,
çamurda kalmış tek ayakkabılar
kalsaydı tek ayakkabılarım sakız gibi çamurlarda
kalsaydı diz boyu karlarda
görmeseydim değil altı ay
bir ömür boyu köyümün dışını
görmeseydim medeniyet dedikleri yerlerde
çirkeflikleri, kahpelikleri, ölümleri
ama olsaydım o karlı yerlerde yaşayan ben
bende dünyada olsaydım yeterdi...
adım Koray benim duyuyormusunuz??
daha oniki yaşındayım
bazen ozan Nesimi oluyorum burada
alıyorum elime sazımı
bazense Hasret Gültekin
hasret türküleri yazıyorum
duyarım ki Köln’de
Hasret abimin oğlu olmuş
adını Hasret koymuşlar
söyledikçe Muhlis baba
ben burada bile
Ateşte Semaha dönüyorum
görüyormusunuz??......
adım Koray benim heyy dünyalılar
en son sizin aranızdayken
ateş camları sarmışken
insanlar yanıyordu Madımak'ta
ve annem geldi gözümün önüne
babam geldi,
Ankara geldi
o yüzden ölünce ben
Anneme götürdüler
Ankara'ya götürdüler..
gelirken elimden tutan babam,
dönüşte tabutumdan tutmuştu.
ben yanmıştım tabutta
babam kahrolmuştu tabut omzunda.
zavallı babam,
canım annem
şimdi yeni doğan kardeşime
adımızı koymuşsunuz
canlarım......
ölsem bile unutmayın
ben Koray'ım
sizin Korayınız........
adım Koray benim
bilmediğim din uğruna
bilmediğim din adamları tarafından
ayrı düşünceden yakılan.
devletin gözü önünde
sizlerin gözü önünde
siz naklen izlerken tv.lerinizde
yanan bendim orada
en küçükleri otuz yedinin.
otuz yedi canın
otuz yedi karanfilin
özü bende ANLIYORMUSUNUZ???........
ölümden ötesi yokmuş
DUYUYORMUSUNUZ???........
ERDAL İRFAN.. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 400 Kayıt tarihi : 12/10/08
| Konu: DEVAMI Çarş. Mart 25, 2009 1:56 am | |
| ŞANLI SİVASIM
On yılı doldurmuş kederim, gamım Korların söndü mü, kanlı Sivas’ım Kerbela çölünü sardı dumanım Turnalar döndü mü kanlı Sivas’ım
Bir Temmuz akşamı şafak kızıldı Madımak tarihe külle yazıldı Dumanlar bürüdü, mevsim bozuldu Poyrazın dindi mi kanlı Sivas’ım
Türküler, şiirler, sazlar tutuştu Halaylar, semahlar, canlar uçuştu Nesimi, Banaz’da Pirle buluştu Hınzırlar gördü mü kanlı Sivas’ım
Akarsu, sır oldu kurudu deren Yok mu Hasret’imi Asaf’ı gören Ağıtlardan başka, yok merhem süren Yaranı sardı mı kanlı Sivas’ım ..... Ay, güneş kızarsın, gökler al olsun Zülfükar tepende çift hilal olsun Sana kanlı diyen dilim lal olsun Kafire indi mi şanlı Sivas’ım
Hıdır ÇAM ---------------------------------------------------------- UNUTMAM SİVAS
Seneler değil de asırlar geçse Unutamam Sivas, unutmam seni Yobazın tırpanı boynumu biçse Unutamam Sivas, unutmam seni
İki Temmuz bin dokuz yüz doksan üç Sende semah dönmek oldu bize suç Beni yaksan, assan, eylesen de linç Unutamam Sivas, unutmam seni
Uzaktan seyretti yine hainler Gözlerinde vardı o eski kinler Bu gün on bin geldik yarin yüz binler Unutamam Sivas, unutmam seni
İnine girecek korkak yobazlar Türküden, semahtan hiç anlamazlar Şiirler okunup çalacak sazlar Unutamam Sivas, unutmam seni
Yobazı ateşe ben atmadım ki İnsan olanlara kin tutmadım ki Dedem Pir Sultanı unutmadım ki Unutamam Sivas, unutmam seni
Kul Sefili, Sivas, çorum, Maraş'lı Üstüme gelseler sopalı, taşlı İki temmuz günü gözlerim yaşlı Unutamam Sivas, unutmam seni.
1 temmuz 2006 SARIGAZİ ----------------------------------------- YANDIK BİZ
Çekildik göklere bir duman olup Yağmur yüklü bulutları sandık biz Saatlerce kor ateşte kavrulup Yobazların ellerinde yandık biz
Hortladı şu Hınzır paşa zalim tor Madımak oteli alevden bir kor Dışarıya canlı çıkmamız çok zor Orda yananlar 35 candık biz
Çaldıranda çıktı kara yüzleri Pir Sultanı astı onun izleri Kinle dolu kör olası gözleri Görmezden gelerek nasıl kandık biz
Bu kaçıncı oyun ey Sivas sende Bitip tükenmeyen acı yas sende Yobazlık sendedir, bu infaz sende Yanarken de Pir Sultanı andık biz
Kul Sefili türkü olduk dillerde Çalınır söylenir olduk tellerde 2 Temmuz yanar bu gönüllerde Yinede barışa semah döndük biz.
KUL SEFİLİ SARIGAZİ --------------------------------------------------- YOBAZI YOK ET
Kerbela, Çaldıran, Maraş ve Çorum Sivas'ın üstüne yapamam yorum İstanbul-Gazi de aynıydı durum Ben yezit tanımam yobazı yok et
Beyinleri kara örümcek ağı Abbasi, Emevi, Osmanlı bağı Kana buladılar bu güzel çağı Ben yezit tanımam yobazı yok et
Enel hak deyince Mansur vuruldu Bedreddin'e darağacı kuruldu Pirim Pir Sultan zincire sarıldı Ben yezit tanımam yobazı yok et
Nesimi'yi diri, diri yüzdüler İkilik yaratıp düzen bozdular Salyaları aka, aka azdılar Ben yezit tanımam yobazı yok et
2 Temmuzlara gelindi ordan Yavuz Selimlerden, Çaldıranlardan Aydınlar korkar mı ateşten kordan Ben yezit tanımam yobazı yok et
Kul Sefili sözü fazla uzatma Elinden geldikçe içine katma Yere düştü ise elinden tutma Ben yezit tanımam yobazı yok et.
KUL SEFİLİ Sarıgazi ------------------------------------------------------------ KANLI SİVAS’TA
Şu kahpe yobazlar kanlı Sivas’ta,
Nasıl anlatayım canlar ben sizi,
Yaktılar sizleri hem de Temmuz’da,
Unutur mu dostlar hiç halkım sizi.
Nesimi curayla sarhoş ederdi,
Akarsu çağlayıp akar giderdi,
Edibe Sulari ikrar güderdi,
Unutur mu dostlar hiç halkım sizi.
Hasret Gültekin’in gülü açmıştı,
Kokusunu tüm dünyaya saçmıştı,
Bu törende ozan, yazar taşmıştı,
Unutur mu dostlar hiç halkım sizi.
Asım bezirci de durdukça durur,
Metin altı okda vurdukça vurur,
Asaf Koçak Behçet beraber yürür,
Unuturmu dostlar hiç halkım sizi.
Cumhuriyet laik, laik kalacak,
Bak NAÇARİ sizin için çalacak,
Daha nice Pir Sultanlar doğacak,
Unutur mu dostlar hiç halkım sizi. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 400 Kayıt tarihi : 12/10/08
| Konu: DEVAMI Çarş. Mart 25, 2009 1:56 am | |
| adım Koray,
daha oniki yaşındayım
ve ben hiç büyümeyeceğim
Sivas Madımak'ta yandım
ak günler bekleyen ülkemin
karanlık düşünceleri tarafından
naklen yakıldım...
bir yaz günüydü
Temmuz sıcağında
babam ozan İsmail,
tuttu ablamla benim ellerimizden
"haydin çocuklar,
Sivas'a, baba ocağımıza
Pir Sultan Abdal şenliklerine
Semah dönmeye gidiyoruz" demişti...
ne bilirdim ki!
"Ateşte Semaha dönmek"
olacaktı kaderimiz
ve otelde dinlenirken
bir anda binlerce insan
"yakın" diye haykırıyordu
ve ölümden ötesi yoktu görünürde.....
adım Koray,
daha oniki yaşındayım veee
ben hiç büyümeyeceğim
ve benim Dikmen'den aşağıya
salınarak ****** Bulvarı'nda
güzel Ankara'da
sevinçle inip te
elimde çiçekle
Gima'nın önünde beni bekleyen
bir sevgilim olmayacak....
adım Koray,
siz şimdi kimbilir
kaçıncı kadehi
kaçıncı yalanlara içerken
ve arasırada cancana derken
benim ellerim yan mezardan
Hiroşima'dan gelen yaşıtıma takılır
sol tarafımda da Halepçe çocuğu
sözde medeni ülkelerde
Solingen’de yanan ben olurum
Möln’de yanan ben olurum
sizin elleriniz kızlarda
sizin elleriniz erkeklerde
sizin elleriniz bardaklarda
ben en son canlı olarak
semahta tutmuştum bir kızın elini
şimdi ise;
bizim ellerimiz yılan, çayan arasında
kemikli topraklarda....
ne din nedir anlamıştım
ne de din uğruna adam yakılmayı
suçum semah dönmekti
suçum babamı dinlemekti
suçum bana göre İNSAN olmaktı
adım Koray daha oniki yaşındayım
ben hiç baba olamayacağım
ben hiç oğlumu okşayamayacağım
ben hiç annemin dizlerinde
saçlarımda parmakları dolaşan
mutlu çocuk rolü bile yapamayacağım
ve ben sizin adınıza
ben mutlu gelecek adına
bir değil bin kez daha yan deseler
yine yanacağım, yanacağım, yanacağım...
bir annenin kokusunu düşünsene,
çocuğuna yani bana sarılmak
işte ben o kokuyu artık içime alamayacağım
anneme doluca sarılamayacağım
Eeeyy benim akrandaşlarım,
arkadaşlarım, yaşıtlarım
siz kimbilir kaç kızla dansederken
türküler dinleyip halaylar çekerken
hergece feneri kimbilir kaç alemde
nerelerde söndürürken
ve hatta kimbilir hangi türkü barda
devletler kurup,
halk kurtaracaksınız
kimbilir kaç biradan sonra solculuk oynayacaksınız
işte ben sizin gibi türküler dinleyemeyeceğim
halaylar çekemeyeceğim
ben bir kıza sarılıp dans bile edemeyeceğim
uuuuyy anam uuuyy
Babam anlatırdı
benim doğduğum köylerin yokluk ve sefaletten
başka hiç bir özelliği yokmuş
altı ay dünyadan uzak
kar ve karanlığa mahkum bir yurt
sonrası çamur,
çamurda kalmış tek ayakkabılar
kalsaydı tek ayakkabılarım sakız gibi çamurlarda
kalsaydı diz boyu karlarda
görmeseydim değil altı ay
bir ömür boyu köyümün dışını
görmeseydim medeniyet dedikleri yerlerde
çirkeflikleri, kahpelikleri, ölümleri
ama olsaydım o karlı yerlerde yaşayan ben
bende dünyada olsaydım yeterdi...
adım Koray benim duyuyormusunuz??
daha oniki yaşındayım
bazen ozan Nesimi oluyorum burada
alıyorum elime sazımı
bazense Hasret Gültekin
hasret türküleri yazıyorum
duyarım ki Köln’de
Hasret abimin oğlu olmuş
adını Hasret koymuşlar
söyledikçe Muhlis baba
ben burada bile
Ateşte Semaha dönüyorum
görüyormusunuz??......
adım Koray benim heyy dünyalılar
en son sizin aranızdayken
ateş camları sarmışken
insanlar yanıyordu Madımak'ta
ve annem geldi gözümün önüne
babam geldi,
Ankara geldi
o yüzden ölünce ben
Anneme götürdüler
Ankara'ya götürdüler..
gelirken elimden tutan babam,
dönüşte tabutumdan tutmuştu.
ben yanmıştım tabutta
babam kahrolmuştu tabut omzunda.
zavallı babam,
canım annem
şimdi yeni doğan kardeşime
adımızı koymuşsunuz
canlarım......
ölsem bile unutmayın
ben Koray'ım
sizin Korayınız........
adım Koray benim
bilmediğim din uğruna
bilmediğim din adamları tarafından
ayrı düşünceden yakılan.
devletin gözü önünde
sizlerin gözü önünde
siz naklen izlerken tv.lerinizde
yanan bendim orada
en küçükleri otuz yedinin.
otuz yedi canın
otuz yedi karanfilin
özü bende ANLIYORMUSUNUZ???........
ölümden ötesi yokmuş
DUYUYORMUSUNUZ???........ | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 400 Kayıt tarihi : 12/10/08
| Konu: DEVAMI Çarş. Mart 25, 2009 2:03 am | |
| Varip Pir Sultan’i, analim dedik Askin dolusuna, kanalim dedik Meydanda bir semah, dönelim dedikm Kahpe tuzaklarda, vurulduk halkim..
Salyali agizlar, kirli yürekler Elde ates, dilde Allahu-Ekber Insan yakmak icin, olmus seferber atesli dumanlara, savrulduk halkim
Hasret Gültekin´im, Serkan Dogan´im Huriyem, Yesim´im, özbe öz Özkan´im Metin ölüm, Sait, Handan´im Hep birlikte yan, yana serildik halkim
Yüzbin yobaz, bir Akarsu eder mi? Öldürülen, bu kacinci Nesimi, Özlem, Nurcan, Serpil, Belkis Gülsüm´ü Verdik, birer birer, kirildik halkim
Metin, Asaf, Behcet, Asim Bezirci, Menekse, Sehergül, Gülender, Asuman, Yasemin, Erdal Ayranci, Et kemik bir yerde, derildik halkim
Yandi özyurdun da, Özyurt Ahmet´im Kaynar ateslerde Ugur Mehmet´im Güpe gündüz isikti, Gündüz Murat´im Cem olduk günese, verildik halkim
Koray Kaya´m, onbirinde dal fidan Ahmet Öztürk ile adasi alan Din icin yakildik 33 can Kara topraklara, karildik halkim
Madimak´ta yanan 33 can Artik her birisi bir Pir Sultan Hizir´in dölleri yazsin bin ferman Gönüller icinde yer aldik halkim
Muhlis´ine muhip olan, Muhibe´m Sulari’den arda kalan Edibe´em Cümlesi insana derki, Kabem Kanli kefenlere sarildik halkim
Karinna Cuanna, Hollanda´li can Yaninda Muammer Hakan ve Kenan Bin beterdi Sivas, Ol Kerbela’dan Hüseyin´ce ölüp dirildik halkim
Kizilgül’üm, söz düsürse dilime Mizrabim isyankar, vurur telime Bir gün olup hesap sorsam zalime Yobazlar elinden zar olduk halkim... ----------------------------------------------------------- Tarih 93, Temmuz’un 2’si, Can pazarı Sivas, Elim,yüzüm kan içinde, Gözlerim yırtılacak gibi, Yüreğimde korkunç bir çığlık… Kelime-i şahadet sesleri her dilde, Bir taraftan Azrail’in eli kolu bağlı, Çaresiz, takatsiz, Alıyor canları isteksiz. Camilere ulaşıyor 37 canın çığlıkları, Acıyor tanrının içi, 37 kez ölüyor insanlık üst üste, 37 damla yaş gözlerde, Hüzünlü bir öğlen sonrası her şey… Tanrı şahidimdir; utandı Muhammed, Kahroldu Pir Sultan, Anka dirilmek istemedi bu sefer. Kabe’de durmuş, Dönmüyor insanlık etrafında, Bakma Konya’da dönene, Kahrından dönüyor Mevlana, 10 bin katilin tövbesini ediyor tanrıya, Zikrinde 37 canın… Ne dilim varıyor isimlerini saymaya, Nede hatırlamaya yüreğim… Halbuki; Hasret’in sesi hala kulağımda, Güzeldi, dalardım yüzüne; O düzgün sakalı, Bilge duruşlu gözlüğü ile, Hele elinde sazı,kapanırken gözleri… Ya Nesimi? O olmamışıydı Pir Sultana ses, O kulaklarda eski bir ezgi, O değimliydi içimizdeki son nefes… Şimdi bende ölmek istiyorum, Yüreğim kadar yanmak, 37 can kadar mağrur ve zamansız… Ölmek istiyorum bir öğlen sonrası, Kerbela’da Hüseyin, Hasan olmak istiyorum… İstiyorum, Yezidim olsun Sivaslılar, Sebebim olsun… Ölünce; Her Sivas’ın gün batımında, Her türkünün en güzel nakaratında, En çokta Pir Sultanın duasında, Anılmak istiyorum ben; Zamansız ve onurlu her gidişte… Şimdi ölme değil, Yaşatma, Şimdi yanma değil, Yeşertme, Türkülerle yürüme, İnançla koşma zamanıdır dostlar… Şimdi insanca yaşam için savaşırken, 37 canı diriltme zamanıdır … Onurlu ölümleri onurlu yaşamlarla, Onurlu dünleri onurlu yarınlarla, Yad etme, Kutsama günüdür dostlar… --------------------------------------------------------- Bu Kaçıncı Temmuz Hey... Öküzün boynuzunda dünya Kuyruğunda sinekler Koca dünya durmuş Öküz dönüyor
Beyinleri yürekleri Kaç bin yıl sonra Tozları dökülmüş Bir yalan
Anası karanlık yobazın Gözlerini boyamış kışkırtmış yüreğini Sırıtmış sivri dişleri Salyası akıyor Elinin köründe din iman Ateş çakıyor Öfkesi dönüyor duman içinde Bir yılan
Kırılıp dökülmüş - Çekilip asılmış Ne güzel insan Koca Pir Sultan Şeh Bedrettin Nesimi, Mansur Yüz yılların ötesinden Yalanın çukurunda Yanmaya gelmiş
Madımak oy.. Madımak can pazarı Yobazın elinde kantar Yangın alıp yangın satar
Koca bir çınardı Elinde kalemdi can - Yandı
Dalında tomurcuk Açarken Elinde saz Çalarken - Yandı
Candı 37 si Bir sevdanın içinde Yaşarken - Yandı
Kara bir duman almış Sivas'ın üstü Çamlıbel de bölük bölük Duyar mı... duymadı dağlar Yıldızlar... Duymadı ağalar paşalar Yandı.. yandı canlar
Öküzün boynuzunda dünya Kuyruğunda sinekler Koca dünya durmuş Öküğz dönüyor
Akıl süpürgeye binmiş ateş elinde Ankara bakıyor Yobaz çakıyor Ankara bakıyor Yobaz çakıyor Yanarken bahtı kara Ankara Yüzün kara
Alev kanatların çırptı canlar Semah döndü gök yüzünde
Dökülen kan Asılan Yakılan can Öfkesini alıp döndü geri Bu ne derin sevda böyle Aramıza indi Yanımıza durdu Yakılmak için dikildi Bu nasıl din iman dedi Kahpeliğin yüzüne tükürdü Biz dedi yanmayız Yakılsak da Yansak da tükenmeyiz
Bu kaçıncı Temmuz hey....
Hüseyin Gül -------------------------------------------------------- 2 TEMMUZ DA MADİMAK Bir ayrılık öyküsüyle dumana bürünmüştü gökyüzü. Paylaşmanın dayanılmaz sabırsızlığındaydı tel ve mızrap. Madımak kurban sunmayacak kadar masum... Dinmeyen bir inanç rüzgarıydı yüreklerindeki. Ve ölüm kuşandı cellat İKİ TEMMUZ’da, Utancın yok olduğu ülkemde o dönemde, Eşkiyalar cirit atarken kuytularında.
Sonrası çelişkilerle dolu çıkmaz bir sokak. Ve hatırlanmak istenmeyen yaşanmışlıklar... Herşey kayıptır böyle zamanlarda. Böyle zıtların böyle yaşandığı dünyada... Kahpe yangınlara akarsu gibi çağlayıp, Otuzyedi canla barışa semah dönen hasretlere, Nesimi’nin yüreğiyle beste olmak isterdim.
Bir insanın bir dünya olduğu yaşamda, İnsanca ve kardeşçe yaşamak dururken, Kendi içimizde kendimizi yok etmek niye? Hangi kitapta yazmış canlıya ateş çakmak? Öfkeyle yaradanın verdiği cana kıymak... Ve hangi yüreğe sığdı diri diri insan yakmak! Sen insanlık tarihinin yüz karasısın MADIMAK!!!
Murat Yanç | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 400 Kayıt tarihi : 12/10/08
| Konu: DEVAMI Çarş. Mart 25, 2009 2:20 am | |
| HA KERBELA HA SİVAS
Yıldızlar sevişirken gökyüzünde, Semaya saldık barış güvercinleri..! Kara dumanlar sardı önce semayı, Güvercinlerimin kanatları yandı. Kızıllığa karıştı dumanlar Birer birer düştü güvercinler Feryadım yükseldi semaya Ha Kerbela ha Sivas Duyuyor musunuz beni Ben Muhibe Akarsu ben Gülender Aka, Ben Edibe Sulari Kerbeladan beri süre gelen davadır bu. Canlar cana kıyar olmuş. Maraş’ı ve Çorum’u unutmadan.. Hicret eylediler Sivas’ı kana bulamaya, Bir toz bulutu sardı ortalığı.... Sanki savaş meydanı . Hicret eylediler kendini bilmezler, Sivas’ı kana bulamaya. Uçurduk canlara barış güvercini, Bilemeden üstümüze gelen ateş toplarını. Biz yanmakla biter miyiz.! Ben her gün Asım Bezirciyim bazen Nesimi Çimen Sazım tellerine dokundukça Hasret Gültekin oluyorum bazen de Muhlis Akarsu Hak için semah dönerken saplanır ciğerime. Zalimin hançeri.! Ha Kerbela Ha Sivas Hakka semah dönen gencecik fidanlar. Saklamadı canları,saklamadı... Sivas dağları koynunda. Ben yandım canlar yandı, Duyuyor musunuz beni görüyormusunuz beni? Hak için semah dönüyorum, kırmızı güllerle bezendi üzerim, Sandıkta kaldı çeyizim... Ben Özlem Şahin’im ben Nurcan Şahin Ben Menekşe’yim Yeşim’im Adımın önemi var mı, Bende bir insanim. Yanmak mıydı kaderimiz, Ha Kerbela ha Sivas Korkmuyorum ben korkmuyorum Ben bir yansam da bin doğarım Ben Metin Altıok ben Murat Gündüz’üm Serkan Doğan’ım Ben bir yansam da inadına bin doğarım. Korkmuyorum korkmuyorum ,semaha durduk ateşte hak için Ha Kerbela ha Sivas. Sorarım size suçum ne? Suçum saz çalıp semah dönmek mi? Suçum insan olmakmı..! Çarpar ateşin kızıllığında sesim duvarlara Yankılanır döner geri.. Hayaller de mi kalacağım, Solmuş resimlerde mi küçük Koray olarak Büyümiyeceğim mi ben, El ele tutuştuk ablalarla ağabeylerle.. Pir Sultan olup semah dönecektik..! Hak için...! Şimdi kaldı küçük bedenim alevlerde. Suçum semah dönmek, Cezam ateşte yanmak, Saklamadın Sivas biz saklamadın Korkuyorum, korkuyorum..! Sarıklı amcalardan, çember sakallı ağabeylerden.. Korkuyorum korkuyorum.. Ha Kerbela ha Sivas...!
KİRKLAR CEMEVİNDEN TÜLAY ANAMİZİN gönlünden dökülenler ----------------------------------------------------------------------------------------------------- Pir Sultan Abdal'a gönül verenler Derviş dergahında semah edenler Sazlar dile gelmiş bizim erenler Senin de tellerin kırılsın Sivas
Temmuz sıcağında havada kar var Zalim pusu kurmuş elinde har var Madımak yanıyor içinde nen var Senin de küllerin savrulsun Sivas
Şenlik olacaktı kanlı Sivas'ta Kafir kına yakar erenler yasta Feryadım yetişmez yoldaşa,dosta Senin de soluğun kesilsin Sivas
En büyük askermiş seyir duruyor Alevler boy almış Çimen yanıyor On bir yaşındaymış duman boğuyor Tuttuğun ateşle yanasın Sivas
Dumanlar yükseldi birden havaya Akarsu tutunmuş bur bağlamaya Fırat bulamamış can ağlamaya Evinde baykuşlar ötüşsün Sivas
Halk galeyana gelmiş coşturan kimdir Bu eski yarayı açtıran kimdir İnsan olan sevinçte,kederde birdir Senin de yolların bağlansın Sivas
Kendini gösterdi kin Madımak'ta Düşman oldu kardeş kardeşe orda Nasıl kıydın hain bu kadar cana Senin de yüreğin dağlansın sivas
Allah,Muhammed'i biz de biliriz Pirimiz uğruna yine ölürüz Kafir bilsin bir ölür,binbir geliriz Bizi bitiremez yangının Sivas. ----------------------------------------------------------- YAKMA SİVAS
Cennet mi desem cehennem mi sana Ne yaptığın bilinmiyor Sivas'ım Ateşler atılıp boyandın kana Adın zalimlere kaldı Sivas'ım
Sadrazamlar çıkıp başlar kestiler Celaliler ters rüzgardı estiler Köyün kasaban hep sana küstüler Adın katillere kaldı Sivas'ım
Savaşlarda kahramandın yiğittin Cephelerde can vermeye sen gittin Sınırlarda düşmanlara seğirttin Adın korkaklara kaldı Sivas'ım
Kurtuluşta lider oldun Ülkeme Mustafa Kemal sende açtı kongre Düşünmedin sen kendini bir kere Adın yolsuzlara kaldı Sivas'ım
Kardeş olmuştu şehirle köyleri Yüz yıllarca kucakladın dinleri Madımakta yaktırdılar Çimeni Adın Cehenneme kaldı Sivasım
Bak bir kendine çevren boşaldı Katliamın hepsi sende yaşandı Madımakta otuz üç can yandı Adın kalleşlere kaldı Sivasım
Çokmu geldi halkınla mutlu olmak Yollarında bitmez oldu madımak Zormuydu sana konuk ağırlamak Adın kötülere kaldı Sivasım
Mursaloğlu sende orada doğdun Soranlara Sivaslıyım diyordun Temmuz ateşinde Kerbelayı gördün Adın katliamla kaldı Sivas'ım
Batık son gemi kitabımdan MURSALOĞLU ------------------------------------------------------- SEVME ARTIK SİVAS'I
Dedilerki sevme artık Sivası Severim orda doğdum ilimdir Ozansın sanada gelir yanma sırası Yakar beni zaten Sivas zalimdir , Yüreğimde yanar Sivas ateşi Bilmezsiniz ne güzel doğar güneşi Yoktur onun bu dünyada bir eşi Evladını yakar Sivas zalimdir
Ne güzeldir dereleri çayları Yem yeşildir yüce yüce dağları Yaz gelince dolar taşar bağları Bağlarını yakar Sivas zalimdir
Şehiri var durmadan el değişir Köylüleri tarlalarda çalişir Kış boyunca keklikleri ötüşür Keklikleri avlar Sivas zalimdir
Bazı bazı kahramanca savaşır Savaş yoksa halkına bulaşır Ozan asar ünü yurtta dolaşır Asmazsada yakar Sivas zalimdir
Ben severdim sizde onu sevmeyin Kışları soğuk olur gelmeyin Ozansanız içindende geçmeyin Kalırsanız boğar Sivas zalimdir
Çayırlarda ot yetişir yazları Ceylan gibi yaylalarda kızları Onlar yandı biz çekeriz ahları Heykelleri yıkar Sivas zalimdir
Mursaloğlu sen Sivası severdin Yatar kalkar şehirini överdin Bir tohumdun sen orada güvedin Sevme artık senin ilin zalimdir
Batık son gemi şiir kitabımdan MURSALOĞLU ------------------------------------------------------ ÖLÜ OZANLAR KENTİ
Geçen gün MUMCU'ya ağladın Dün Deniz'e Yusuf'a İnan'a Bu gün iki Temmuz Ağlıyorsun otuz üç cana Etin ne budun ne Be kadın Hep ağlıyorsun hep ağladın
Ölü ozanlar kentinden Selam getirdim sana Hani canım Pir sultanı astılardı ya Şimdide kıydılar otuz üç cana İşte o şehirden Selam getirdim sana Ağlamasın diyorlar Madımakta yananlar Ağlamanın zamanı değil Alsınlar bizi ellerine Birer meşaleyiz Birer ışık biraz güneş
Kurtuluşun ilk kıvılcımı Burada çakmıştı Mustafa Kemal ile Biz daha güçlüyüz Biz birer meşaleyiz Sönmeyeceğiz Dünya durdukca Yanan Madımak değildi Madımak yanmaz gülüm Yanan ülkemin özgürlük ateşi
Sana selam getirdim Ölü ozanlar kentinden Ağlamasın diyorlar ağlamasın Zamanı değil ağlamanın Sil gözyaşlarını lütfen Yoksa ben geleceğim Elimde mendil olmadan Silmeye gözlerini
Kele kız Madımak bittimi Kele kız Madımaklar bitti Dal budak salıyor ülkemde Yeşilleniyor tüm yurdum Madımağın filizlerinde
Geçen gün Onat'a ağladın Dün Aksoy'a Üçok'a Aziz'e Bu gün iki Temmuz Ağlıyorsun otuzüç cana Etin ne budun ne Be kadın Ama hayranım Senin çelik yüreğine Hayranım hayranım Devrilere desteğine
Batık son gemi adlı kitabımdan alıntı MURSALOĞLU | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 400 Kayıt tarihi : 12/10/08
| Konu: DEVAMI Çarş. Mart 25, 2009 2:27 am | |
| Ben Kızılbaşım Yanıyorum dört yanım ateş Sivas’ta semah dön döne on binlere karşı otuz beş Dersim’de deyis söyleye söyleye binlerce kez Zalimin ateşinde binlerce yanıp çoğalıyorum... … Ben Kızılbaşım Dara dururum hak divanında Pir Sultan olurum kadı huzurunda Şeyit Riza olurum efendiler katinda Ben Kizilbas evladı kerbelayım Zalimin ateşinde binlerce yanıp çoğalıyorum… … Ben Kızılbaşım Kızıbas demiş bana gidi yezit Önünde bas eğmediğim it oğlu it Tarih olsun ki bana şahit Ben kızılbas evladi kerbelayım Zalimin ateşinde binlerce yanıp çoğalıyorum… … Ben Kızılbaşım Erenler dilinde türkü olur söylenirim Bin defa kerbelada kum olurum Susuz kalır divane olurum Kellemi ortaya koyup yezide nalet okurum Zalimin ateşinde binlerce yanıp çoğalıyorum ... Ben Kızılbaşım Sesim çığlık çığlık faşiste etmem kulluk... Bin yanar binbir anadan doğarım... Ali den geldim Pir Sultan Abdal askina semah dönerim ... Zalimin ateşinde binlerce yanıp çoğalıyorum...
devrim -------------------------------------------------------------------- 2 temmuz sıcagında
vatanın cennet bagrında
anadolu kucagında
düstüler fasist agına
düstüler yobaz agına
sivas madımakta canlar
daha cagında fidanlar
kimi asar kimi yakar
bunlar ZÜLFİKARDAN anlar
calıp söyler asık murat
dünya alem etti nefret
edibe akarsu hasret
yanarak can verdiler
sivas madımakta canlar
daha cagında fidanlar
kimi asar kimi yakar
bunlar ZÜLFİKARDAN anlar
ŞAHVERDİ
993 iki temmuzu
sivasın gercegi görülür birgün
35 cagdas aydınımızı
yakanlar carmıha gerilir birgün
pirsultanlar ölmez dirilir birgün
gültekin nesimi yaslıyım acı
asaf behcet metin canımın ici
muhlis akarsuyla edibe bacı
kanayan yaralar sarılır birgün
pirsultanlar ölmez dirilir birgün
sahir erdal asaf can ugur kaynar
kıydılar yobazlar yatıyor canlar
titredi yüregim yerinden oynar
elbette sırrına erilir birgün
pirsultanlar ölmez dirilir birgün
takiyim yobazın gözünde perde
can telas olunca düsüyor yerde
hic dökülen kanlar kalırmı yerde
hak edenden hesap sorulur birgün
pirsultanlar ölmez dirilir birgün
DEYİSLERLE MUHABBET 2009 ALBÜMÜNDEN
sivasın üstünde kara bulut var
ne yagmur yagdırır canım ne birtane kar
hesap soracak bizden yakılan canlar
bulutlar dagılır birgün can size kalmaz
kulagımda hala onların sesi
hasreti nesimi asım bezirci
yaktı yüregimi sevdan atesi
düstügüm yerlere savur küllerimi
gelecek birgün o gün gelecek
cekilen acılar canım soan erecek
sivasın üstünden bulut kalkacak
yanan her can bin can olup gelecek
kulagımda hala onların sesi
hasreti nesimi asım bezirci
yaktı yüregimi sevdan atesi
düstügüm yerlere savur küllerimi
GRUP ÖZGÜRLÜK
sivası unutma unutturma -------------------------- sivası unutmak ihanettir ------------------------------------------------------------------------------------------------------ | |
| | | | MADIMAKLA İLĞİLİ AĞIT VE ŞİİRLER | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|